Atilla Yelken ile Nostaljiye yolculuk

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Atilla Yelken ile Nostaljiye yolculuk
80’li yıllarda “Gözler Kalbin Aynasıdır” şarkısı ile bilinen ve o yıllarda on albüm çıkarmış olan Atilla Yelken, Türk Pop Müziği’ne gönül vermiş değerli bir müzisyen. Pek çok başarı sığdırdığı 57 yıllık müzik yaşantısına, bugün çeşitli mekanlarda sahne alarak ve kurucusu olduğu Atilla Yelken Nostaljik Pop Korosu ile devam ediyor.

Yıllarını müziğe adamış olan Atilla Yelken ile güzel bir sohbet gerçekleştirdik. İşte Atilla Yelken hakkında merak ettikleriniz:
 

* Yılların müzik insanı ve hatta ülkemizin ilk piyanist şantörüsünüz. Uzun zamandır da sizi göremiyoruz. Bu kopuşun sebebi nedir?

Merhabalar. Öncelikle bu röportaj davetiniz için size çok teşekkür ederim.
Benim müzikten kopmam değil mesele, bu asla olmayacak bir şey sadece bir süredir TV ve yazılı basın açısından medyada yokum ve göz önünde değilim. Pandemi başlayana kadar İstanbul ve yazlık bölgelerde dönüşümlü olarak, hafta sonları sahne çalışmalarım devam ediyordu. Şimdi ise grup ve orkestra çalışmalarım sürüyor. Pandemi sonrasına hazırlanmakla meşgulüz.
Fakat  bizim  mesleğimizde  hep  vitrinde olmak zorundasınız eğer göz önünde değilseniz hemen unutuluyorsunuz ve yeni gelen nesil sizi tanımıyor. Biz çok çabuk tüketiyor ve eskitiyoruz maalesef.


* Müzik kariyeriniz nasıl başladı? Sizi yönlendiren biri oldu mu? Ailenizin size desteği nasıldı? Müzikte kendinize örnek aldığınız kimseler var mıydı?

 Müzik kariyerim 1970'li yıllarda başladı yani üretmeye, plak yapmaya başladığım yıllar.1974 yılında rahmetli Esmeray'ın Unutama Beni adlı şarkıyla 1. olduğu Toplu İğne Beste Yarışmasına katıldım. İlk derecelere giremesem de o günlerde popüler olan arkadaşlarımla birlikte olmak, o deneyimleri yaşamak çok güzeldi ve bu beni kamçıladı. TRT televizyonuna ilk çıkışımdı. Ailem  önceleri  bu  mesleği Ailem  önceleri  bu  mesleği  profesyonelce  yapmamı  hiç  istemedi  ama  Baba'mı  içki  içen  bir müzisyen olmayacağıma ikna ettikten sonra bana destek olmaya başladılar. Müzikte  örnek  aldığım pop grupları vardı Beatles, Shadows gibi caz müzisyenleri vardı Frank Sinatra, Nat King Cole gibi müziğe  başladığımda  hem  gitar  hem  de  piyano  çalıyordum.


 * Taverna Müziği ne demektir? Kökeni ve gelişimi nereden nasıl olmuştur? Türk Müziğine etkileri ne şekildedir sizce?
 

 Meyhâne ya da taverna, yemekli ve müzikli bir içkili eğlence mekânıdır. Meyhanelerde genellikle meze türü yemekler yenir. Osmanlı’ya meyhane kültürü Bizans’tan geçmiş. İstanbul’un fethinden sonra Galata’da çok büyük ve ünlü meyhaneler olduğunu  okuyoruz  kaynaklardan. Kısaca  çalgılı  meyhane diye biliyoruz.Taverna  müziği  daha  çok  Yunanistan'da  vardı  Müziğin  yapıldığı  eğlenilen  lokantalar  diyebiliriz. Ülkemizde  60'lı  70'li  yıllarda  İstanbul'daki rumların gittiği  mekânlar  meyhanelerdi Türkiye'de  o  yıllarda  Restoran  müziği  yaptığımız  hiç  bir  yerin  tabelasında  Taverna  yazmazdı  ya  Meyhane , Lokanta   ya  da Restoran'dı  buralar , bazılarında  müzik  yapılırdı  maalesef şimdi  o  da  kalmadı yâni  kısaca yaptığımız  müzik  türü  de  değişti  ister  istemez .
Türk  Müziğinin  etkileri Yunan  Müziği  makamsal  yönleri  aynıdır  hemen  hemen . Klasik  Türk  Musikisini  saymazsak  bazı  şarkıları  biz  mi  onlardan  almışız  onlar  mı  bizden  halâ  bilmiyoruz. Greek  şarkılara  biz  nasıl  Türkçe  söz  yazmışsak  onlar  da  bizim  şarkılarımıza  söz  yazmışlar , iki  ülke  tek  ruh  gibi  olmuşuz .
Türkiye'deki  ilk  Tavernacılar;  Yorgo  Vapuridis , Ali  Poyrazoğlu , Hayko , Kupa  Üçlüsü  vs...


 * Ülkemizin değerli bir sanatçısı olarak Türk Sanatının ve sanatçılarının bulunduğu yeri nasıl değerlendirirsiniz? Özellikle sizin müziğe başladığınız yıllardan bu yana neler değişti?

Dünyada  böyle  değil  ama  Türkiye'de  usta  sanatçılara  belli  bir  zamandan  sonra  çok  da  değer  verilmiyor.  Unutuluveriyorsunuz  ne  yazık  ki .Hem  şarkıları  hem  de  sanatçıları  çok  çabuk  eskitip  unutup  yerine  süratle  yenilerini çıkartıyoruz . Hele  o  yenilerin  hiç  şansı  yok  bir  kaç  yıl  içinde  esamesi  bile okunmuyor. Şimdilerde  bu  eskime   daha  da  hızlandı.
Fakat  gözlemliyorum  son  günlerde  yeni   bir  akım  başladı  eski  şarkılara  ve  eski  sanatçılara  rağbet  pek  fazlalaştı. Nostaljik  bir  değişim  söz  konusu  bu  da  güzel  bir  değişim  elbette . İnşallah  bu  akım  sürer  gider.

 Ülkemizde  uzun  zamandır  her şey  duygular, şarkılar, resimler , ve  sanatın  bütün  dalları   bir  dejenerasyon  sergiliyor . Bir  Bahar Akşamı Rastladım Size ...Vücut İklimimin Sultanı Sensin ...Unutturamaz Seni Hiç Bir Şey  gibi  anlamlı  şarkılardan  sonra  ( Allah müstehakını versin , Bodrum'a gitçez , Yatçaz kalkcaz )  gibi  şarkılar  yapıldı  , bu  müzik  adına  çok  üzücü .
Müziğe  ilk  başladığımız  yıllarda  usta  çırak  ilişkisi  ve  en  önemlisi  mesleğe  ve  dinleyiciye saygı  vardı.

 

 * 80’li yılların başında ‘’Gözler Kalbin Aynasıdır’’ ile önemli bir başarı yakaladınız. Bu beste nasıl oluştu? Sözleri ve bestesi kime aitti? Bence bu eseri sizden daha iyi okuyabilen olmadı. Bunun sırrı nedir? Biraz bahseder misiniz?

 1982  yılında '' Gözler Kalbin Aynasıdır '' adlı  albümü yaptım . Bir  yıla  yakın  plak  listelerinde  ve  plakçı  vitrinlerinde liste  başı  yerini  hep  muhafaza  etti . Çok  sattı  diyebilirim . Beste & Selami  Şahin / Söz & Ahmet Selçuk İlkan . Bu  şarkıda  arabesk  motifler  de  vardı  ben  TRT  denetiminden  geçirmek  için  düzgün  lehçeyle okudum. Bir  kaç  sene  önce  de  şarkıyı  tekrar  yeni  enstrümanlarla  yeni  yorumla  yeniden  okudum. Başka  yorumcular  farklı  lezzetlerde  yaptılar  ama  ben  halâ  bu  şarkıyla  akıllardayım  bu  da  beni  tabi ki  çok  mutlu  ediyor.
Samanyolu  denilince  nasıl  BERKANT  anılıyorsa  GÖZLER  KALBİN  AYNASIDIR denilince  de  ben  akla  geliyorum .


* Taverna Müziğinde ülkemizin en önemli ilklerindensiniz. Bir ilk olmanın kolaylıkları ve zorlukları nelerdir?

Taverna  diye  adlandırılan  aslında  Lokanta ve  Lokal  müziği  diyerek  buraya  bir  kez  daha  parmak  basalım.
1969  yılları  o  zamanlar  Ankara'daydım. Erken  saatlerde   bir  Restoranda  piyanoyla  yemek  müziği  yapıyor  şarkı  söylüyordum   geç  saatlerde  ise  orkestramla  bir  otelde çalışıyorduk . Yaşar Güvenir , İlham  Gencer , Şevket  Uğurluel , Ergun  Özer , Şefik  Uyguner  Trio  şeklinde  oteller  ve  restoranlarda  müzik  yapıyorlardı . Biz  de  bunu  Ankara'da  sürdürüyorduk.
1978  yılında  rahmetli  Ferdi  Özbeğen  Pianist Şarkıcı  olarak  bir  plak  yaptı  ve  bir  devri  açarken  ben  de  peşinden  bu  tarzda  ilk  albümümü çıkardım.   

1975 yılı, 1976 , 1977  ard arda  yaptığım 45'lik  plaklardan  sonra  Long Play albümler  ve  kasetlerim   devam  etti . 10. albümden  sonra  müzik  tarzının  güncel  pop'a  dönüşmesi  başladı  ve  sonra  albüm  yapmadım . Ancak  bu  günlerde  yeni  albüm  çalışmaları  içindeyim .

* Geçmişe dönüp baktığınızda neler düşünüyorsunuz? İyi ki yapmışım dediğiniz neler var mesela; ya da keşke yapmasaydım ?

Geçmişe  döndüğümde  üzüleceğim  tek  bir  şey  yok  . Sadece  1996  yılında  Restoran  müziğinin  adamakıllı  arabeskleşmesi  üzerine  Bodrum'a  gidip  Turgut  Reis'te  Clup  Yelken  adını  verdiğim  kendi  Restoranımı  açtım . Yazları  beni  sevenlerle  dostlarımı  ağırladım . Yat  Turizmi  yaptım  ve  çok  keyif  aldım . Kış  sezonlarında  ise  dağ  otellerinde , Ankara  ve İstanbul'da  sahne  programları  yapıyordum  işte  bu  yüzden  medyadan  biraz  kopmuş  oldum . Hata  mıydı  bilemem  belki  bir  tek  bu  kararımı  sorgulayabilirim  ama  yine  de  pişman  değilim sonuçta  sevdiğim  işleri  yaptım  hep üstelik  sağlığım  yerinde  çok  şükür  en  büyük  servetim  de  bu  zaten .


*Son dönemde üretilen müziği nasıl buluyorsunuz? Sizce duygulara hitap eden etkileyici eserler besteleniyor mu? Yoksa aynı melodik formlarda dönüp duran şarkılar mı? 80’li ve 90’lı yılların müzik kalitesi ile karşılaştırırsanız neler söylerdiniz?

Son  dönemlerde  üretilen  müziklerin  100 tanesinden  sadece  iki  tanesi  kalıcı  oluyor , birbirine  benzeyen  ritmler  ve  armonilerle  şarkıların  hepsi  aynıymış  gibi  bir  his bırakıyor . Genç  kuşaklardan  birine  soruyorum ( Nasıl  memnun  musunuz ? ) diye  ama  onlar  da  çoğunlukla  nostaljik  şarkıları  dinlediklerini  söylüyorlar . 80  ve  90'ların  şarkılarında  daha  çok  ruh  ve  sağlam  bir  orkestrasyon  vardı . Şimdilerde  hep  merdivenaltı  imalâtı  gibi  çoğu  şarkılar  bilgisayar teknolojisiyle  evde  yapılıyor . Bu  yüzden  birbirinin  aynısı  soundlar  çıkmaya  mahkûm  ne  yazık  ki  aranjörler  de  fast food  üretime  alıştılar .

 *Sahne hayatınızdan bahseder misiniz bizlere? İlk sahne tecrübeniz nerede başladı?

 İlk  sahne  hayatım  1963 ' de İstanbul  Pendik'te  bir  düğün  salonunda  başladı . O  zaman  orkestrayla  dans  müziği  yapıyorduk  ve  ayrıca  3  gitar , bir  bateri  olmak  üzere  Pop  grubumuz  vardı . Sinemalarda   ve  partilerde  müzik  yapıyorduk .
 Askerlik  çağı  geldiğinde  Orduevinde  çaldım , daha  sonra  askerlik  dönüşü  Ankara'ya  yerleştim , iyi  orkestralarla  çalıştım . 1981  yılında  tekrar  İstanbul'a  döndüm .

 * Nostaljik Pop Korosu’’ yine bir ilk değil mi? Böyle bir koro kurma fikri nasıl oluştu? Konserlerden bahseder misiniz?

2015  yılında NOSTALJİK  POP  KOROSU dönemi  başladı .

Kadıköy  Belediyesine  ait  gönüllü  merkezindeki  arkadaşlarımın , Belediyenin  bünyesinde  yüzlerce  T.S.M  korosu  olmasına  rağmen  Batı  tarzında  bir  grup  olmamasını  eleştiren  söylemleriyle harekete  geçtim , benim  de  en  iyi  bildiğim  tarz  Türk Hafif  Müziğiydi   zaten . Eski  ve  eskimeyen Besteci , Söz  Yazarı  ve  Yorumcuların şarkılarını  yaşatmak  amacıyla  Kadıköy , Ataşehir ve Pendik  Belediyelerine  bağlı  üç  ayrı  koro  kurdum .
Üçünde  de  eğitmenlik  ve koro  şefliği  yapıyorum . Kültür  Merkezlerinde  konserler   veriyoruz  ,  inanılmaz  ilgiyle  karşılanıyor her  konser  dolu  dolu  geçiyor  ve  hiç  bitmesin  isteniyor .
1970 , 1980 ve  90'ların en  sevilen  eğlenceli  şarkılarına  yer  veriyoruz , ayrıca  orkestram  ve  ben  çok  keyif  alıyoruz .
Her  meslekten amatör  arkadaşlarımızı   yetiştiriyorum, halk  konserlerimiz  de  ücretsiz  oluyor , bu  çalışmalarımızın  bana  yaşattığı  keyfi  ve  hazzı  zaten  anlatabilmem  imkânsız  sanırım .
Pandemi  başladığında ara verdiğimiz koro çalışmalarımıza yeniden başladık. Ataşehir’de nostaljik pop müziğine gönül vermiş tüm müzik severleri koromuza bekliyoruz.

Bu  röportaj  için  de  size  sonsuz  teşekkürler  ediyorum .

Anahtar Kelimeler:
  • 0
    SEVDİM
  • 3
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Millet İttifakı'nın ismi değişiyor mu?Önceki Haber

Millet İttifakı'nın ismi değişiyor mu?

Orhan Veli Ortaokulu’nda iki sınıf STK’ların desteği ile yenilendiSonraki Haber

Orhan Veli Ortaokulu’nda iki sınıf STK’l...

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar